Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi 2026’da Yürürlüğe Girecek mi? İşçi ve İşveren Endişeli!

Türkiye’de uzun süredir gündemde olan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), 2026 yılında devreye alınması planlanan ikinci basamak bir emeklilik modeli olarak tartışılmaya devam ediyor. Ancak hem işçiler hem de işverenler yeni sistemle ilgili ciddi kaygılar taşıyor. Torba kanun düzenlemesinin henüz netleşmemesi, uygulamanın zamanında yürürlüğe girip girmeyeceği konusunda soru işaretleri oluşturuyor.

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi Nedir?

TES, mevcut Sosyal Güvenlik Sistemi’ne ek olarak çalışanlara emeklilik döneminde ek gelir sağlamayı hedefleyen bir sistem olarak tasarlanıyor. Bu sistemde, çalışanların maaşlarından belirli bir oranda kesinti yapılacak, işveren de katkı sağlayacak ve devlet desteği eklenecek. Amaç, bireylerin emeklilik döneminde daha yüksek bir gelir elde etmesini sağlamak.

Maaşlardan Kesinti Yapılacak

Yeni sistemin en dikkat çekici yönü, çalışan maaşlarından %3 oranında zorunlu kesinti yapılacak olması. Bunun yanında işverenlerin de %1 oranında katkı payı ödemesi bekleniyor. Böylece çalışan, işveren ve devlet üçlü katkı modeliyle sistem fonlanacak.

Ancak düşük gelirli çalışanlar bu düzenlemenin kendilerine ek bir mali yük getireceğini belirtiyor. İşverenler ise mevcut vergi, SGK primi ve diğer yüklerin üzerine yeni bir kesinti eklenmesini fazla buluyor.

10 Yıl Sistemde Kalma Şartı

Sisteme katılan çalışanlar, en az 10 yıl sistemde kalmak zorunda olacak. Bu süre dolmadan sistemden çıkış yapılamayacak. Bu durum, özellikle kısa vadeli iş değişikliği yapan veya gelirine hızlı erişim ihtiyacı duyan çalışanlar açısından eleştiriliyor.

İşçi ve İşveren Tarafında Tepki

Hem çalışanlar hem de işveren temsilcileri, mevcut ekonomik koşullarda yeni bir zorunlu kesintinin uygun olmadığını düşünüyor.

Çalışanlar, maaşlardan yapılacak kesintinin yaşam maliyetlerini artıracağını savunuyor.
İşverenler ise halihazırda ödedikleri sigorta primleri, vergiler ve diğer yükümlülüklerin zaten yüksek olduğunu ifade ederek, yeni bir katkı payının rekabet gücünü zayıflatacağını öne sürüyor.

Bu nedenle TES’in yasalaşması sürecinde “torba kanun çıkmazı” yaşandığı ve düzenlemenin sürekli ertelendiği belirtiliyor.

2026 Yılında Yürürlüğe Girmesi Planlanıyor

Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre sistemin 2026 yılının ikinci çeyreğinde yürürlüğe girmesi planlanıyor. Ancak torba yasa taslağının henüz Meclis gündemine alınmaması, bu tarihin de ertelenebileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Uzmanlar, sistemin başarılı olabilmesi için hem çalışan hem de işveren kesiminde güven tesis edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Zorunluluk mu, Geleceğe Yatırım mı?

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, teorik olarak emeklilikte refah düzeyini artırmayı amaçlasa da, mevcut haliyle birçok kesim tarafından zorunlu bir yük olarak görülüyor.

Henüz kanunlaşmamış olan sistemin 2026’da yürürlüğe girip girmeyeceği belirsizliğini koruyor. Uzmanlara göre, başarılı bir uygulama için sistemin şeffaf, adil ve katılımcı şekilde kurgulanması şart.

Çalışan Gözüyle Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)

Çalışanlar açısından Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, maaşlardan yapılacak %3’lük zorunlu kesinti nedeniyle endişe verici görülüyor. Zaten geçim sıkıntısı yaşayan birçok çalışan, bu kesintinin gelirlerinde doğrudan azalmaya yol açacağını düşünüyor. Emeklilikte ek gelir vaadi olumlu karşılanmakla birlikte, mevcut ekonomik şartlarda zorunlu bir kesinti, özellikle asgari ücretle geçinen milyonlarca kişi için ciddi bir yük anlamına geliyor.

Ayrıca sistemde en az 10 yıl kalma zorunluluğu, çalışanların kendi birikimlerine erişim hakkını kısıtlıyor. Çoğu çalışan bu durumu “zorla tasarruf ettirme” olarak görüyor ve kendi maaşından yapılan kesintiye rağmen istediği zaman çıkamamak fikrine sıcak bakmıyor. TES’in güvenilirliği konusunda da kaygılar var; bazı çalışanlar geçmişteki bireysel emeklilik deneyimlerinden dolayı devletin ileride şartları değiştirebileceğini veya getirilerin düşük kalacağını düşünüyor.

Sonuç olarak çalışan kesimi, TES’in fayda sağlaması için sistemin zorunluluk yerine gönüllülük esasına dayandırılması, devlet garantisi verilmesi ve kesinti oranlarının düşürülmesi gerektiğini savunuyor.

İşveren Gözüyle Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)

İşverenler açısından TES, mevcut yüklerin üzerine eklenecek yeni bir mali sorumluluk anlamına geliyor. Planlanan düzenlemeye göre işverenlerin maaş üzerinden %1 oranında katkı yapması bekleniyor. Zaten yüksek olan SGK primleri, vergiler ve diğer istihdam maliyetleri düşünüldüğünde bu katkı, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin bütçesini zorlayacak bir yük oluşturuyor.

İşveren kesimi ayrıca bu sistemin rekabet gücünü azaltabileceği, istihdam maliyetlerini artıracağı ve dolaylı olarak kayıt dışı istihdamı tetikleyebileceği görüşünde. Ek olarak, sistemin henüz yasal çerçevesinin netleşmemiş olması, işverenlerin planlama yapmasını güçleştiriyor.

Sonuç olarak işverenler, TES’in zorunlu değil gönüllü hale getirilmesini, işveren katkısının vergi indirimiyle desteklenmesini ve sistemin aşamalı olarak hayata geçirilmesini talep ediyor.

Türkiye’de uzun süredir gündemde olan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES), 2026 yılında devreye alınması planlanan ikinci basamak bir emeklilik modeli olarak tartışılmaya devam ediyor. Ancak hem işçiler hem de işverenler yeni sistemle ilgili ciddi kaygılar taşıyor. Torba kanun düzenlemesinin henüz netleşmemesi, uygulamanın zamanında yürürlüğe girip girmeyeceği konusunda soru işaretleri oluşturuyor.Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi Nedir?TES, mevcut Sosyal Güvenlik Sistemi’ne ek olarak çalışanlara emeklilik döneminde ek gelir sağlamayı hedefleyen bir sistem olarak tasarlanıyor. Bu sistemde, çalışanların maaşlarından belirli bir oranda kesinti yapılacak, işveren de katkı sağlayacak ve devlet desteği eklenecek. Amaç, bireylerin emeklilik döneminde daha yüksek bir gelir elde etmesini sağlamak.Maaşlardan Kesinti YapılacakYeni sistemin en dikkat çekici yönü, çalışan maaşlarından %3 oranında zorunlu kesinti yapılacak olması. Bunun yanında işverenlerin de %1 oranında katkı payı ödemesi bekleniyor. Böylece çalışan, işveren ve devlet üçlü katkı modeliyle sistem fonlanacak. Ancak düşük gelirli çalışanlar bu düzenlemenin kendilerine ek bir mali yük getireceğini belirtiyor. İşverenler ise mevcut vergi, SGK primi ve diğer yüklerin üzerine yeni bir kesinti eklenmesini fazla buluyor.10 Yıl Sistemde Kalma ŞartıSisteme katılan çalışanlar, en az 10 yıl sistemde kalmak zorunda olacak. Bu süre dolmadan sistemden çıkış yapılamayacak. Bu durum, özellikle kısa vadeli iş değişikliği yapan veya gelirine hızlı erişim ihtiyacı duyan çalışanlar açısından eleştiriliyor.İşçi ve İşveren Tarafında TepkiHem çalışanlar hem de işveren temsilcileri, mevcut ekonomik koşullarda yeni bir zorunlu kesintinin uygun olmadığını düşünüyor.Çalışanlar, maaşlardan yapılacak kesintinin yaşam maliyetlerini artıracağını savunuyor.İşverenler ise halihazırda ödedikleri sigorta primleri, vergiler ve diğer yükümlülüklerin zaten yüksek olduğunu ifade ederek, yeni bir katkı payının rekabet gücünü zayıflatacağını öne sürüyor.Bu nedenle TES’in yasalaşması sürecinde “torba kanun çıkmazı” yaşandığı ve düzenlemenin sürekli ertelendiği belirtiliyor.2026 Yılında Yürürlüğe Girmesi PlanlanıyorCumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre sistemin 2026 yılının ikinci çeyreğinde yürürlüğe girmesi planlanıyor. Ancak torba yasa taslağının henüz Meclis gündemine alınmaması, bu tarihin de ertelenebileceği ihtimalini güçlendiriyor. Uzmanlar, sistemin başarılı olabilmesi için hem çalışan hem de işveren kesiminde güven tesis edilmesi gerektiğini vurguluyor. Zorunluluk mu, Geleceğe Yatırım mı?Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, teorik olarak emeklilikte refah düzeyini artırmayı amaçlasa da, mevcut haliyle birçok kesim tarafından zorunlu bir yük olarak görülüyor. Henüz kanunlaşmamış olan sistemin 2026’da yürürlüğe girip girmeyeceği belirsizliğini koruyor. Uzmanlara göre, başarılı bir uygulama için sistemin şeffaf, adil ve katılımcı şekilde kurgulanması şart.Çalışan Gözüyle Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)Çalışanlar açısından Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, maaşlardan yapılacak %3’lük zorunlu kesinti nedeniyle endişe verici görülüyor. Zaten geçim sıkıntısı yaşayan birçok çalışan, bu kesintinin gelirlerinde doğrudan azalmaya yol açacağını düşünüyor. Emeklilikte ek gelir vaadi olumlu karşılanmakla birlikte, mevcut ekonomik şartlarda zorunlu bir kesinti, özellikle asgari ücretle geçinen milyonlarca kişi için ciddi bir yük anlamına geliyor.Ayrıca sistemde en az 10 yıl kalma zorunluluğu, çalışanların kendi birikimlerine erişim hakkını kısıtlıyor. Çoğu çalışan bu durumu “zorla tasarruf ettirme” olarak görüyor ve kendi maaşından yapılan kesintiye rağmen istediği zaman çıkamamak fikrine sıcak bakmıyor. TES’in güvenilirliği konusunda da kaygılar var; bazı çalışanlar geçmişteki bireysel emeklilik deneyimlerinden dolayı devletin ileride şartları değiştirebileceğini veya getirilerin düşük kalacağını düşünüyor.Sonuç olarak çalışan kesimi, TES’in fayda sağlaması için sistemin zorunluluk yerine gönüllülük esasına dayandırılması, devlet garantisi verilmesi ve kesinti oranlarının düşürülmesi gerektiğini savunuyor.İşveren Gözüyle Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)İşverenler açısından TES, mevcut yüklerin üzerine eklenecek yeni bir mali sorumluluk anlamına geliyor. Planlanan düzenlemeye göre işverenlerin maaş üzerinden %1 oranında katkı yapması bekleniyor. Zaten yüksek olan SGK primleri, vergiler ve diğer istihdam maliyetleri düşünüldüğünde bu katkı, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin bütçesini zorlayacak bir yük oluşturuyor.İşveren kesimi ayrıca bu sistemin rekabet gücünü azaltabileceği, istihdam maliyetlerini artıracağı ve dolaylı olarak kayıt dışı istihdamı tetikleyebileceği görüşünde. Ek olarak, sistemin henüz yasal çerçevesinin netleşmemiş olması, işverenlerin planlama yapmasını güçleştiriyor.Sonuç olarak işverenler, TES’in zorunlu değil gönüllü hale getirilmesini, işveren katkısının vergi indirimiyle desteklenmesini ve sistemin aşamalı olarak hayata geçirilmesini talep ediyor.